τεχνολογία

Türkiye’nin kutup camiasındaki görünürlüğünü artıyor


Türk bilim insanları, 7. Ulusal Antarktika Bilim Seferi kapsamında Antarktika’nın Horseshoe Adası ve çevresinde yer bilimleri alanında araştırmalarını gerçekleştirerek adanın jeolojik geçmişinin izlerini sürdü.


Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü koordinasyonundaki 7. Ulusal Antarktika Bilim Seferi kapsamında Horseshoe Adası ile çevresinde yürütülen yer bilimleri alanındaki araştırmalar kapsamında adada yüzeyleme veren kayaçların özellikleri, yayılımları, birbirleriyle olan ilişkileri ve petrolojik özelliklerine dair inceleme gerçekleştirildi.



Antarktika Yarımadası, Batı Antarktika’yı oluşturan bloklardan birisi. Antarktika Yarımadası’nın jeotektonik evrimi Batı Antarktika’nın oluşumunun anlaşılmasında önemli yer tutuyor.


Geçici Türk Bilim Üssü’nün üzerinde kurulduğu Horseshoe Adası, Antarktika Yarımadası’nda. 67,2 kilometrelik yüzölçüme sahip Horseshoe Adası aynı zamanda Antarktika Yarımadası’nın en yaşlı kayaçlarını içermekte. Horseshoe Adası, bu kayaçların yanı sıra jeolojik dönemlere ait kayaçları, buzul çökellerini, deniz seviyesi değişimini gösteren çökel topluluklarına sahip olmasıyla araştırma yapan bilim insanlarının geçmişin izlerini sürerek geleceğe ışık tutmalarını sağlıyor.



“Süreçleri ortaya çıkarmak için buradayız”


Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Raif Kandemir, yürütücülüğünü Prof. Dr. Cüneyt Şen’in (Karadeniz Teknik Üniversitesi) yaptığı projelerin Horseshoe Adası magmatitlerinin petrolojisi üzerine olduğunu ifade ederek “Gondwana süper kıtasının Geç Triyas’ta parçalanması sırasında, Antarktika Yarımadasının Güney Amerika kıtasının güney ucundan koptuğunu, Horseshoe Adasını oluşturan kayaçların, Antarktika Yarımadası’nın Güney Amerikanın güneyindeki oluşumundan, Antarktika’ya yamanmasına kadar geçen süreçleri aydınlatabilecek bulgular içerdiğini ve bu süreçleri ortaya çıkartmak için burada olduklarını ifade etti ve bu kapsamda adadaki kayaçları örnekleyerek özelliklerini belirlediklerine dikkati çekti.


Kandemir, Antarktika Yarımadası’nın metamorfik kompleksine ait kayaçların Horseshoe Adası’nda görülebildiğinin altını çizerek “Bu kayaçlar Paleozoyik’te yitime bağlı olarak oluştu ve daha sonra metamorfizmaya uğradı. Horseshoe Adası’nda yaşlı plutonik topluluklar, volkanik kayaç toplulukları, And Plutonik topluluğuna ait kayaçları, granitik, gabroyik ve diyoritik kayaçları görmek mümkün” dedi.


Proje kapsamında, metamorfik temele ait kayaçların Güney Amerika’nın en güney ucundan koparak Antarktika Yarımadası’na yamanmalarına kadar geçirmiş oldukları süreçleri ortaya çıkarmak istediklerini belirten Kandemir “metamorfik kayaçlarla ilişkili olan yine granitik kayaçların oluşum dinamiklerini ortaya çıkarmak önemli çünkü bunlar Gondwana’nın parçalanması ile beraber hemen hemen eş yaşlı kayaçlardan oluşuyor.


Horseshoe Adası’nda yüzeyleme veren And Plütonik Topluluğu’na ait kayaçların oluşumu aslında yitim yönü bilinen kayaçlara ait. Bu kayaçları kullanarak Türkiye’de özellikle Sakarya Zonu’nun doğusundaki yitim yönü tartışmalı kayaçlara veri sağlamayı amaçlıyoruz” yorumunu yaptı.


Kandemir proje kapsamında aldıkları kayaç örneklerinin mineral kimyalarını inceleyeceklerini ifade ederek “bu örneklerde ana iz element analizleri gerçekleştirilecek. Stronsiyum-Neodiyum (Sr-Nd) izotop analizleri yapılacak Uranyum-Kurşun (U-Pb) zirkon yaşlandırmaları ve Argon-Argon (Ar-Ar) yaş analizleri yaparak sonuca ulaşmayı düşünüyoruz. Horseshoe Adası incelendiğinde jeoçeşitliliğin oldukça yüksek olduğunu ve adada magmatik ve metamorfik kayaçların birçoğunun bulunabildiğini ve bu kayaçları inceleme şansı bulabilirsiniz’ değerlendirmesini yaptı.


“Kutup camiasındaki görünürlüğü artıracak”


İstanbul Teknik Üniversitesi Kutup Bilimleri Yüksek Lisans Öğrencisi ve Jeoloji Mühendisi Şevval Yalçınkaya ise projelerinde Horseshoe Adası’nda bulunan göllerin jeokimyasına bakarak metal oranlarını belirleyerek element oluşum mekanizmalarını incelediklerini ifade etti.


Yalçınkaya, “projemiz kapsamda başta kayaç-su ilişkisi olmak üzere çevresel etkilerin bu oluşum mekanizması üzerinde oluşturduğu etkilere bakmaktayız. Zorlu şartlarda da olsa su ve kayaç örnekleri aldık. Bu örneklerin İstanbul Teknik Üniversitesi jeomikrobiyoloji ve biyojeokimya laboratuvarlarında analizleri ve deneysel çalışmaları yapılacak. Burada yapılan çalışmalar Türkiye’nin kutup camiasındaki görünürlüğünü artırırken ekstrem koşullarda göl oluşum mekanizmaları konusunda da çalışmalara destek sağlayacaktır” dedi.

ACM Cyprus

Esta Construction

Pools Plus Cyprus

Yapay Zeka Yorumluyor

Türkiye’nin kutup camiasındaki görünürlüğü son yıllarda giderek artıyor. Gerek Arktika bölgesinde gerekse Antarktika’da yapılacak projeler ve Türkiye’nin uluslararası anlaşmalarla yer almaya başlaması sebebiyle Türkiye, kutuplarla ilgili çalışmalarda aktif bir rol almaktadır.

Türkiye’nin kutup camiasındaki artan önemi, ülkenin stratejik konumu sayesinde mümkün olmuştur. Türkiye, dünya coğrafyasında Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasında bulunduğu için jeopolitik bir avantaja sahiptir. Bu avantaj, Türkiye’nin hem Arktika hem de Antarktika bölgelerinde verimli bir şekilde çalışmasına olanak sağlamaktadır.

Arktika bölgesindeki çalışmalar, özellikle Türkiye’nin enerji güvenliği için büyük bir önem taşımaktadır. Buzul erimesiyle birlikte kuzey kutbu erişilebilir hale gelmektedir ve bu durum, enerji kaynakları arayışında olan ülkeler için büyük bir fırsat oluşturmaktadır. Türkiye de bu fırsatları göz önünde bulundurarak, Arktika’da faaliyet gösteren birçok ülke gibi kendisini burada da göstermektedir.

Antarktika’da ise Türkiye, Bilimsel ve Teknik İşbirliği Antlaşması (ATBA) kapsamında yer almakta ve Türk bilim insanları, burada çevre, iklim değişikliği ve diğer bilimsel konular üzerine araştırmalar yapmaktadır. Türkiye, Antarktika’da çalışan birçok ülkeyle işbirliği yaparak, ülkesinin bilim ve teknoloji alanındaki gelişimine katkı sağlamaktadır.

Türkiye’nin kutup camiasında artan önemi, ülkenin uluslararası anlaşmalara katılmasıyla da ortaya çıkmaktadır. 2018 yılında Türkiye, Arktika Konseyi’nin gözlemci ülkelerinden biri olarak kabul edilmiş, aynı yıl Türkiye’nin Antarktika Ulusal Komitesi resmen faaliyete geçmiştir. Bu sayede Türkiye, kutuplarla ilgili karar verme süreçlerinde de yer almaya başlamıştır.

Sonuç olarak, Türkiye’nin kutup camiasındaki artan görünürlüğü ülkenin jeopolitik konumundan ve kutuplarla ilgili faaliyetlerde aktif rol almasından kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin bu alandaki faaliyetleri, ülkenin bilim ve teknoloji alanındaki gelişimine katkı sağlaması açısından da büyük bir öneme sahiptir. Gelecekte Türkiye’nin kutup camiasındaki rolü, daha da artarak devam edecektir.

Bu Haber ACM Cyprus Yeni Teknolojiler Çalışması Kapsamında, OpenAI – ChatGPT Tarafından (Türkçe veya İngilizce) Yeniden Yazılmıştır.

Kaynak Link

Related Articles

Αφήστε μια απάντηση

Η ηλ. διεύθυνση σας δεν δημοσιεύεται. Τα υποχρεωτικά πεδία σημειώνονται με *

Back to top button