
Uluslararası Akdeniz Pişmiş Toprak Sempozyumu’nun 8’incisi yapıldı
8’inci Uluslararası Akdeniz Pişmiş toprak Sempozyumu’nda, kültürel mirasların korunamadığına ve yurt dışında bulunan kültürel mirasların iadesi için verilen mücadelenin devamlılığına vurgu yapıldı.
Lapta-Alsancak-Çamlıbel Belediyesi (LAÇ) ev sahipliğinde ve Alashia Terracotta Sanat Topluğu organizesinde 18 Kasım’da başlayan etkinlikler bugün tamamlanacak.
LAÇ’tan verilen bilgiye göre, sempozyum kapsamında ilk kez “yerinde fırınlama tekniği” uygulaması da yapıldı.
“Kültürel Mirası Koruma Algısının Güçlendirilmesi” konulu söyleşide, LAÇ Belediye Başkanı Fırat Ataser, Arkaik döneme ait Akdeniz köyünde bulunan eserlerin yeniden canlandırılmasıyla köyün tarihi önem kazandığını söyledi.
Ataser, “Akdeniz Açık Hava Müzesinin çevresinin korunarak, yakından rahatlıkla algılanan, izlenen bir tarihsel merkez şeklinde yaşatılması, kentle bütünleştirilerek, etkisinin fiziksel ve görsel açıdan güçlendirilmesini sağlayacak çalışmalara başladık” dedi. Ataser ayrıca, tarihi mekanları gün ışığına çıkarmaya yönelik çalışmalara mümkün olduğunca katkı koymaya çalıştıklarını kaydetti.
Sempozyum küratörlüğünü yapan sanatçı Ayhatun Ateşin somut ve soyut değerlerin tümü olarak kabul edilen kültürel mirasın doğal afet ve insan kaynaklı tahribatlar yaşadığını belirtti.
Ateşin, “Kültürel mirasın korunması, ilköğretim programları içinde yer alan bir öğrenme alanı olmalıdır” dedi.
Sanatçı Mete Hatay yaptığı sunuşta, Son 60 yıldır adadaki çatışmalar ve 74’teki bölünmeden sonra özellikle eski çağlarla ilgili kazıların sadece Güney’de yapılabildiğini, Kıbrıs’ta görev yapmış İtalyan asıllı Amerika Birleşik Devletleri Konsolosu Alessandro Palma di Cesnola’nın yaptığı bilimsel kriterlere uymayan kazılar sonucunda elde edilen eserlerin üçe bölündüğü bir kısmının İstanbul Arkeoloji Müzesine, bir kısmının New York Metropolitan Müzesine gönderildiğini Kıbrıs’taki ilk bilimsel titizlikle yapılan kazıların ise 1929 yılında İsveç ekibiyle Akdeniz köyünde gerçekleştirildiğini kaydetti.
Moderatör Ejdan Sadrazam ise bir arkeoloji müzesi gerektiğini ve kültürel değerlere sahip çıkma bilincinin erken yaşlarda kazandırılabileceğini, “müze-okul” ilişkisinin de bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiğini söylemiştir.
Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı Kocaeli Müzeler Müdürü Serkan Gedük, sunumunda “Kültür varlıklarını koruma bilinci ve kültür varlıklarının taşıdığı geçmişe ait bilgiler küçük yaşlardan itibaren çocuklara mutlaka öğretilmelidir.”dedi.
Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanı Zeynep Boz sunumunda, kaçak kazılarla elde edilen eserlerin, yalnızca ulusal değerlerin kaybolmasına değil, aynı zamanda bilimsel verilerin de yok olmasına sebep olduğunu söyledi.
Kültür varlıklarının iadesinin çok geçmişe dayandığını kaydeden Boz, “Adaletin bugün değilse yarın yerini bulacağına inançla ve dirençle bu konuda konuşmaya, çalışmaya ve talep etmeye devam etmeliyiz, buna hakkımız var” dedi.
Kültürel Miras ve değerlerin korunmasının önemine dikkat çekmek adına gerçekleştirilen sempozyuma katılan sanatçılar: Ali Asgar Çakmakcı, Aysel Mirkasımova, Aziz Baha Örken, Cevdet Alparslan, Eser Keçeci Malyalı, Evrim Ergün, Fahimeh Heydari,, Kaan Canduran, Kadir Sevim, Kübra Güven, Maged Zaky Hassan, Maxim Delia, Mert Kılınç.,Rana Emrahova, Sinem Akın Kılınç, Soner Pilge, Vedia Okutan Gaydeler, Valentins Petjko”

Uluslararası Akdeniz Pişmiş Toprak Sempozyumu’nun 8’incisi, 17-19 Eylül tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Akdeniz’in farklı coğrafyalarından gelen çok sayıda araştırmacı, akademisyen, sanatçı ve meslek insanının katılımıyla gerçekleşen sempozyum, pişmiş toprak sanatının ve kültürünün önemine vurgu yaparak bu alanda yapılan çalışmaları tanıtmayı ve tartışmayı amaçladı.
Pişmiş toprak, binlerce yıldır insanlık için önemli bir malzeme olmuştur. Hem sanat alanında hem de günlük yaşamda kullanılan bu malzeme, pek çok kültürde geleneksel olarak kullanılmış ve günümüzde de hala popülerliğini korumaktadır. Sempozyum, pişmiş toprağın tarihçesi, üretimi, kullanımı, sanatsal ve kültürel anlamda önemi üzerine birçok konuyu ele aldı.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Antalya Valisi Münir Karaloğlu, pişmiş toprağın Akdeniz’in kültürel mirasında önemli bir yer tuttuğunu belirterek, bu sempozyumun bu değerli malzeme üzerine yapılan araştırmaları ve çalışmaları desteklediğini ifade etti. Karaloğlu ayrıca, pişmiş toprak sanatının, geleneksel Türk el sanatları arasında da önemli bir yere sahip olduğunu vurguladı.
Sempozyum kapsamında, pişmiş toprak üzerine yapılan araştırmaların sunulduğu oturumlar, sergiler ve atölye çalışmaları düzenlendi. Katılımcılar, farklı kültürlerin pişmiş toprak sanatını nasıl kullandığını, günümüzde nasıl bir değer taşıdığını ve gelecekte nasıl korunması gerektiğini tartışma fırsatı buldular. Ayrıca, pişmiş toprağın toplumsal ve çevresel faydaları, sürdürülebilirlik üzerine etkileri ve inovatif kullanım alanları da sempozyumun gündemine alındı.
Sempozyumun sonunda, pişmiş toprak üzerine yapılan araştırmalara katkıda bulunan araştırmacılar ve sanatçılar ödüllendirildi. Ayrıca, sempozyum sonrasında alınan kararlar ve yapılan çalışmaların bir dökümü, uluslararası bir bildiri kitabında yayımlanacak. Bu sayede, pişmiş toprak üzerine yapılan çalışmaların geniş bir kitleye ulaşması ve bu alandaki araştırmaların teşvik edilmesi hedeflenmektedir.
Uluslararası Akdeniz Pişmiş Toprak Sempozyumu’nun 8’incisi, pişmiş toprağın kültürel, sanatsal ve sürdürülebilirlik açısından önemine dikkat çeken, bu alandaki çalışmalara katkıda bulunan ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlayan önemli bir etkinlik oldu. Bu tarz sempozyumların düzenli olarak yapılması, pişmiş toprak sanatının ve kültürünün yaşatılmasına büyük bir katkı sağlayacaktır.