D’Hondt sistemine göre milletvekilleri dağılımı hesaplaması! Hakan Bayrakçı’dan kritik analiz
14 Mayıs’taki Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi yaklaştıkça yapılan hesaplarda yeni sisteme göre şekil almaya başladı.Seçim sisteminde milletvekili hesaplamalarında D’Hondt sistemi ile hesaplama teklifi gelmesinin ardından D’Hondt sistemi hesaplama örnekleri merak konusu oldu.
Kamuoyu Araştırmacısı Hakan Bayrakçı, CNN TÜRK’te yayınlanan Ahmet Hakan’ın sunduğu Tarafsız Bölge programında D’Hondt sistemine dair önemli bilgiler paylaştı.
Seçim kanunu ile gündeme gelen konulardan biri de milletvekili hesaplamalarında kullanılması planlanan D’Hondt sistemi olmuştu. Peki, bu sisteme göre hesaplamalar nasıl yapılıyor ve sistem nasıl işliyor?
D’HONDT SİSTEMİ NEDİR, NE DEMEK?
D’Hondt sistemi, Belçikalı hukukçu ve matematikçi Victor D’Hondt tarafından 1878’de tasarlanmış nispi temsil sistemidir. Türkiye’de 1961’den bu yana –1965 Millet Meclisi genel seçimi ile 1966 Millet Meclisi ara seçimi dışında– bütün milletvekili genel ve ara seçimlerinde d’Hondt sistemi uygulanmıştır; günümüzde de yürürlükte olan sistem budur.
Arjantin, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Doğu Timor, Ekvador, Finlandiya, Galler, Hırvatistan, İskoçya, İsrail, İzlanda, Japonya, Kolombiya, Macaristan, Makedonya, Paraguay, Polonya, Portekiz, Romanya, Sırbistan, Slovenya, Şili, KKTC ve Türkiye’de uygulanan seçim yöntemidir.
D’HONDT SİSTEMİ HESAPLAMA ÖRNEKLERİ
Bir seçim çevresinde her partinin aldığı oy toplamı, sırasıyla 1’e, 2’ye, 3’e, 4’e … bölünür ve o seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili sayısına ulaşıncaya kadar bu işleme devam edilir. Elde edilen paylar, parti farkı gözetmeksizin, büyükten küçüğe doğru sıralanır. Milletvekillikleri bu sıralamaya göre partilere tahsis edilir.
Örnek olarak 2018’de yurtdışı seçmen dağıtılmadan 340 bin geçerli oy olan bir şehir, 5 milletvekili çıkardı. A Partisi 186 bin oyla 4 milletvekili alırken, B Partisi 35 bin oyla 1 milletvekili kazandı. Ancak bu ilde C Partisi 46 bin 713 oya karşın milletvekili çıkaramadı. D Partisi’yle birlikte B Partisi ittifakının toplam oyu 70 bini geçtiğinden, bu toplam oy dikkate alındı. Yeni sistemde ise aynı oy sayılarıyla ilk üç sandalyenin A Partisi’ne verilmesinin ardından dördüncü sandalye C Partisi’ne geçecek. B Partisi de beşinci sandalyeyi alacak. Bu seçimde sandıkta yarışan üç parti daha vardı ve 33 bin, 6 bin ve 5 bin olan oyları hesaba katılmadı. D Partisi ise 25 bin oyuyla vekil çıkaramazken ittifak ortağı B Partisi’ne kazanım sağladı. 14 Mayıs’ta bu oyların kümelenmesi milletvekili hesabında çok daha önemli olacak. Düşük oylu partilerin blok desteği ilk sıradaki partilere ek kazanç sağlayabilecek. Osmaniye, Niğde, Trabzon gibi benzer ölçekli birçok seçim çevresinde küçük oy farkları sandalye dağılımında kritik sonuçlar doğuracak.
D’Hondt sistemi, Türkiye’de de kullanılan bir seçim sistemi olup, genellikle milletvekilleri dağılımı hesaplamalarında kullanılır. Bu sistem, oransal temsil esasına dayanır ve seçilen partinin aldığı oyların milletvekili sayısı ile bölünmesi sonucu elde edilen puanlar, sırayla parti listesindeki adaylara dağıtılır.
Hakan Bayrakçı, bu sistem üzerine kritik bir analiz yaparak, Türkiye’de yapılan son seçimlerde bu sistemin nasıl işlediğine ve hangi sonuçları ortaya çıkardığına dair birçok önemli veri sunmaktadır.
Bayrakçı’nın analizine göre, D’Hondt sistemi seçim sonuçlarını doğru bir şekilde yansıtmaktadır ancak küçük bir değişiklik bile sonucu tamamen değiştirebilmektedir. Özellikle barajın etkisi, düşük oy oranına sahip partilerin başarısını büyük ölçüde etkilemektedir. Bu nedenle, barajın düşürülmesi veya tamamen kalkması, seçim sonuçlarını daha adil bir şekilde yansıtacaktır.
Bayrakçı ayrıca, D’Hondt sistemiyle milletvekili dağılımının hesaplanmasında, veri girişi yaparken hataların sıkça yapıldığına dikkat çekmektedir. Veri girişi hataları, sonuçların doğru olmamasına sebep olabilecek önemli bir faktördür.
Sonuç olarak, D’Hondt sistemi Türkiye’deki seçimler için en uygun sistemi oluşturmaktadır ancak barajın etkisi ve veri girişi hataları gibi faktörler, sonucun doğruluğunu etkileyebilmektedir. Bu nedenle, hem barajın düşürülmesi hem de veri girişi yaparken daha titiz davranılması gerekmektedir.