Popüler dizi “The Last of Us” ile gündeme gelen ‘zombi mantarı’ İstanbul’da görüldü. Mantarların insanlara zararı olmadığı açıklanırken binlerce yıldan beri Çin geleneksel tıbbında şifa kaynağı olarak kullanıldığı belirtildi.
İstanbul’da son zamanlarda korkutucu bir haber gündemi meşgul ediyor. Zombi mantarı, ya da diğer adıyla “Ophiocordyceps unilateralis” türü mantar, İstanbul’da ortaya çıktığı iddia ediliyor. Peki bu mantar türü nedir, nasıl ortaya çıktı ve insanlar için bir tehdit oluşturabilir mi?
Ophiocordyceps unilateralis türü mantar iç organlarda hızla çoğalarak Beyin sapına kadar ilerleyebiliyor. Hasta bireyin davranışlarını değiştirerek onu kontrol altına almaya çalışıyor ve sonunda öldürüyor. Bu mantar türünün keşfi, BBC tarafından 2006 yılında Amazon ormanlarında yapılan bir belgeselde yer almıştı. Orijinal olarak tropikal ormanlarda ortaya çıkan bu mantar türü, son zamanlarda farklı yerlerde de görülmeye başlandı.
İstanbul’da günümüzde bu mantar türünün gözlendiğine dair henüz resmi bir kaynak bulunmamakla birlikte, vatandaşlar konu hakkındaki endişelerini dile getiriyorlar. Bu mantar türü, özellikle tropikal iklimlerde yaşayan karıncalarda sıkça görülüyor ve karıncalara bulaşarak onları bir tür zombiye dönüştürüyor.
Ancak uzmanlar, Ophiocordyceps unilateralis türü mantarın insanlar için bir tehdit oluşturmayacağı konusunda hemfikirler. Mantarın sadece belirli türlerdeki böceklerde etkili olduğu ve insanlarda benzer bir etki yaratamayacağı belirtiliyor. İnsanların beynini ele geçirmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı ifade ediliyor.
Ancak yine de bu türden mantarların şehir merkezindeki doğal yaşam alanı ve iklim değişiklikleri nedeniyle nadir de olsa insanlar için de bir tehdit yaratmaması mümkün değil. Dolayısıyla ilgili makamların bu konuda uyanık ve özellikle doğal yaşam alanlarının korunmasına yönelik çalışmaları titizlikle yürütmesi gerekiyor.
Sonuç olarak, gündemde yer alan “Zombi mantarı” korkusu ne kadar gerçekçi olsa da, insanlarda benzer etkiler oluşturma ihtimali oldukça düşük. Ancak doğal yaşam alanlarındaki bu türlerin varlığı, doğal yaşam alanlarını koruma önemini bir kez daha hatırlatmıştır.